JAPON ETKİSİ
1980’lerde Paris’e gelen Japon tasarımcılar Batılıların alışık olduğu görünümün dışında kendi yenilikçi fikir ve malzemeleriyle gelmişlerdi. Bu modacıların üstünde büyük bir etki oluşturacak ve moda dünyasının içinde yepyeni bir kapı aralanacaktı.
Kenzo Takada ve Kansai Yamamoto zaten Paris’te tasarımlarını sergilemekteydiler. Onlara daha sonra bir başka ekip olan Comme Des Garcons ismiyle Rei Kawakubo ile Yohji Yamamoto ve Issey Miyake de katıldı.
Miyake tasarımlarında daha önce Batı’da görülmemiş formlar denemiş, daha önce insan vücut hatlarını takip eden çizgilerden çok vücudun dışından aşağı doğru sarkan tasarımlarla ortaya çıkmaktadır.
Kawakubo Commes des Garçons’un kurucusu olarak tasarımlarını farklı bir bakış açısı katmak için parçalara ayırarak ve daha sonra beklenmedik bir şekilde birleştirerek modellerine yenilikçi bir görüntü oluşturmuştur. O dönem Kawakubo’nun çırağı Junya Watatnabe ise modellerinde farklı kesim şekilleri ve tekno materyaller kullanmıştır. Bunun dışında Kawakubo ve Yohji Yamamoto cinsiyetsiz ve tamamı siyah renkten oluşan şehir üniformasının da bugün birçok şehirde yaygınlaşmasını sağlayan önemli öncülerinden olmuştur.
Yamamoto ise bir kesim ustası olmasının dışında minimalizmin de öncülerindendir. Kıyafetleri vücuda bilindik dikiş ve şekillerle yerleştirmek yerine kumaşı kat kat keserek vücudu geniş bir şekilde sarmasını sağlamıştır. Bu tarz bir model Batılıların bakış açısından oldukça yeni olmakla birlikte Issey Miyake tarafından şu şekilde de anlatılmaktadır; ‘’Batılı bir giysinin kesimi vücuda göre belirlenir, Japon bir giysininki ise kumaşa göre.’’